Grafitinin kökeni eski çağlara dayanıyor ve asırlar boyunca kendini ifade etme ve gelecek nesillere bir mesaj bırakma amacıyla şekillendi. Almanya’da İkinci Dünya Savaşı sonrasında yükselen rap kültürü, birçok farklı sanatı beraberinde getirdi. Gençler, duvarları ve trenleri boyayarak mesajlarını veya isimlerini göstermek istediler. Bazı ülkelerde ise tren camları boyamadan yapılan grafitilere izin veriliyor.
Ancak Türkiye’de tren vagonlarının boyanması yasak. Bazı belediyeler, sokak sanatını değer görüp grafiticilerle anlaşarak şehrin farklı noktalarını süslüyorlar. Grafiticiler, graffiti sanatının kamu yararı için düzenlenmesinin şehre estetik bir renk katacağını belirtiyorlar.
Havadan çekilen görüntülerde onlarca boyalı grafiti vagonunun ilginç manzaralar oluşturduğu görülüyor. İstanbul’da sürekli grafiti ile boyanmış vagonlara rastlanabiliyor.
Ünlü rap sanatçısı Fuat Ergin, graffiti sanatının hip hop kültürünün isyankar tarafını temsil ettiğini belirtiyor. Graffiti yapmanın, topluluğa zarar vermeden oldukça önemli olduğunu vurguluyor.
Türkiye’nin ilk grafiti ajansı Boyalı Ellerin kurucusu Ulaş Çelik ise grafiti sanatının modern çağın sanatı olarak kabul edildiğini ve akademik eğitim almış birçok kişinin bu alanda çalışmalar yaptığını belirtiyor. Graffiti yapmanın riskli olduğunu ve bu durumun çalışmaları daha çekici hale getirdiğini söylüyor.
Çelik ayrıca, yurt dışında camı boyamazsanız trenlere grafiti yapmanın yasal olduğunu ve bunun doğru bir yaklaşım olduğunu düşündüğünü söylüyor. Türkiye’de ise Haydarpaşa Garı’nın tadilata alınmasıyla kullanılmayan trenlerin grafiticilere açıldığını ve bu projenin toplum tarafından sevildiğini belirtiyor. Ayrıca, tren boyamanın ülkemizde yasak olmasının zor bir durum olduğunu söyleyerek, bunun kamu yararı için kullanılabileceğini ifade ediyor.