TBMM’nin 28. Dönem 3. Yasama Yılı’nın başlaması sebebiyle Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un düzenlediği resepsiyonda Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel ile Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında ilginç bir diyalog yaşandı. Bahçeli, Özel’e, “Birbirimizi kırmıyoruz inşallah. Üzülme! Bazen siyaseten söylememiz gerekenler oluyor. Siyasetin gereği” dedi. Özel ise Bunun karşılığında, “Herkes doğru bildiğini söylüyor. Önemli olan saygıda ve sevgide eksiklik göstermemek” şeklinde yanıt verdi.
Daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulunan Özgür Özel, MHP lideri Bahçeli’nin CHP ve gazetecileri hedef gösteren açıklamalarını da değerlendirdi. Kendisine yönelik tehditleri hafife alan Özel, “Biz bunların nicesini Sayın Bahçeli’den de siyaset arkadaşlarından da duyduk. Sonrasında da ben yine de makamına saygıdan, yaşına hürmeten kendisinin gittim elini sıktım. Benimle ilgili kısmı çok kolay. Ama kayda geçsin diye söylüyorum; o dört arkadaşımızın ‘Kayda Geçsin’ programından konuştuklarından dolayı bugün tehdit edilen dört arkadaşımızın kılına zarar gelirse failin kim olduğu değil azmettiricinin kim olduğu bellidir” sözlerini dile getirdi.
Ayrıca, “Devlet Bey” olarak bahsedilen Bahçeli’nin gazetecilere yönelik tehditlerini ağır bir dille eleştiren Özel, “Devlet Bey bu toplumda bir dönem ülkücüleri sokaktan çekmekle, mafyatik ilişkilerden arındırmakla takdir görüyordu, bununla övünüyordu, bu anlatılıyordu, MHP’nin hikayesi buydu. Ne oluyoruz şimdi? Dört savunmasız gazeteciyi bulmuş ve onlara tehditte bulunuyor” şeklinde konuştu. Özel, Bahçeli’nin siyaset tarzının kabul edilemez olduğunu ve bu tür bir üslubun siyasette yeri olmadığını ifade etti.
Sonuç olarak, bu olaylar Türk siyasetinde önemli bir Gündem oluşturmuş ve geniş yankı uyandırmıştır. Hem liderler arasındaki diyalog hem de gazetecilere yönelik yapılan tehditler, ülke gündemine oturmuş ve herkesin dikkatini çekmiştir. Siyasetçilerin ve medyanın tutumları ve karşılıklı ilişkileri halk tarafından yakından takip edilmekte ve değerlendirilmektedir. Bu tür olaylar, demokrasinin geleceği ve siyasetin doğası hakkında önemli soruları gündeme getirmektedir.
