Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) tarafından yayımlanan Dünya Petrol Görünümü raporu, 2050’ye kadar küresel enerji talebi hakkında önemli tahminler içeriyor. Geçen yıl küresel enerji talebinde yaşanan yüzde 1,6’lık artışın, Çin, Hindistan ve Orta Doğu gibi gelişmekte olan bölgelerde gerçekleştiği ve OECD ülkelerinde sabit kaldığı belirtiliyor.
Rapora göre, küresel enerji talebi uzun vadede daha ılımlı bir büyümeye doğru kademeli olarak yavaşlayacak. 2050’de günlük 374,1 milyon varil petrol eşdeğerine ulaşması beklenen küresel birincil enerji talebindeki artışın, OECD dışı ülkeler tarafından itici güç olması ön görülüyor.
2023-2050 döneminde kömür hariç tüm birincil yakıtlara yönelik talebin artması bekleniyor. Özellikle rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının talebinde büyük artışlar öngörülüyor. Doğal gazın da talebinin yükseleceği tahmin edilirken, petrol talebinin üçüncü sırada yer alması bekleniyor.
Rapora göre, enerji karışımında petrol ve doğal gazın payı 2050 yılına kadar yüzde 53’ün üzerinde kalacak. Petrolün küresel birincil enerji talebinde en büyük paya sahip olması öngörülürken, doğal gaz, diğer yenilenebilir kaynaklar, kömür, biyokütle, nükleer enerji ve hidroelektrik enerji de enerji karışımının önemli parçaları olacak.
Bu dönemde, kömür talebinin azalacağı tahmin edilirken, enerji politikaları doğrultusunda kömür yakıtlı termik santrallerin kapatılması ve yeni santrallerin sınırlandırılması bekleniyor. Gelecekte, enerji verimliliği ve dönüşümün etkisiyle küresel enerji talebinde düşüş yaşanması öngörülüyor.
Sonuç olarak, OPEC tarafından yayımlanan Dünya Petrol Görünümü raporu, enerji talebinin gelecekte nasıl şekillenebileceği konusunda önemli ipuçları veriyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarına olan talebin artması, enerji politikalarının belirleyici olduğu bir geleceğe doğru adım atmamız gerektiğini gösteriyor.